Yaseminfm Flatcast Yardım Destek Sitesi
ATATÜRK VE HUKUK Grsq

Join the forum, it's quick and easy

Yaseminfm Flatcast Yardım Destek Sitesi
ATATÜRK VE HUKUK Grsq
Yaseminfm Flatcast Yardım Destek Sitesi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ATATÜRK VE HUKUK

Aşağa gitmek

ATATÜRK VE HUKUK Empty ATATÜRK VE HUKUK

Mesaj tarafından ender Perş. Haz. 11, 2009 10:50 am

ATATÜRK VE HUKUK

Yalnız sömürgeci ve yayılmacı dış güçlere karşı değil, baskıcı dinsel yönetime karşı da Müdafaa-i Hukuk ruhu ve kuva-yi Milliye ateşiyle yürüttüğü Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı başarıyla sonuçlandıran Gazi Mustafa Kemal’in amacı bağımsızlık, özgürlük ve ulusal egemenlik temelinde aydınlanma atılımlarıyla yurdumuzu her yönden gönendirmekti. 1905’de Bulgar gazeteci Arolaf’a anlattığı, Ali Fuat Cebesoy’un anılarında belirttiği, 1919’da Mahzar Müfit Kansu’ya yazdırdığı öngörüleri demokrasiyi erek edinmiş lâik cumhuriyetin kurulmasıydı. Şimdilerde anamalcı yabancı sermayenin acımasız küreselleşme oyununa kendini kaptıran, yönetim

Beceriksizliklerinin neden olduğu ekonomik bunalımları daha çok borçlanarak atlatacağını sanan, ülkemizin gündemini yapay sorunlarla değiştirip aldatma ve avutmayla ancak kendini kandıran, ulusal bağımsızlık bilincinden yoksun kimi saplantılı, takıntılı, sözde demokratlarla çıkarcıların unutup yadsıdıkları ATATÜRK GERÇEĞİ, tüm sapkınlıklara, güçlüklere, yoksunluklara ve engellemelere karşın yoktan var edilen TÜRKİYE CUMHURİYETİ’nin tam bağımsızlık ilkesini varlık nedeni sayması, onur ve erdem bilmesidir.

19 Mayıs 1919 kutsal yürüyüşü 22 Haziran 1919’da yayımlanan AMASYA GENELGESİ (kutsal ant)yle Anadolu İhtilâli bayrağının açılmasıdır. “Bu ulusun bağımsızlığını yine bu ulusun istenci ve kararı kurtaracaktır” ilkesi, Kurtuluş ve kuruluş anlayışın ürünüdür. Tüm çabalarını hukuka bağlı kalarak sürdüren eşsiz kahramanların ulusa verdikleri değeri yansıtan bu tutumlarının somut yapıları Erzurum, Sivas Kongreleri, en görkemlisi de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışıyla Cumhuriyetin ilanıdır. Türk adının anılmadığı, ümmet yapısının sürdüğü bir zamanda 1.maddesi “Egemenlik bağsız koşulsuz ulusun olup ulus yazgısını kendisi belirleyerek kendisini yönetir” diyen 1921 Anayasası hem ulus kurumunu gündeme getirmiş, birleştirici özünü açıklamış, hem de ulus devletin temelini oluşturmuştur. Mustafa Kemal’in “En büyük Türk Devrimi, kimsesizlerin kimsesi, demokrasinin yönetimdeki adı, temeli Türk kahramanlığı Cumhuriyet, kul-köle durumundaki insanımızı hakları ve özgürlükleriyle nitelikli kişi kılıp ulusun öğesi birey düzeyine getirerek ulusu ve ülkeyi kapsayan bir insan ve hukuk kurumu olan devletin sahibi yapmıştır.

Saltanatı kaldıran 2 Kasım 1922 günlü TBMM kararı, 3 Mart 1924 günlü 429, 430 ve 431 sayılı (şeriye ve Evkaf Vekâleti’nin kaldırılması, Öğrenim Birliği, Osmanlı Hanedanının yurt dışına çıkarılması ve Hilâfetin dışlanmasına ilişkin) yasalar, gerekçesi bir hukuk destanı, kendisi bir hukuk anıtı olan medeni yasa, sonraki devrim atılımlarına ilişkin yasalar hukuksal yapının güçlü dayanaklarıdır. İnsanlık ülküsünü insansız, toplumu kuralsız, uluslar arası ilişkileri barışsız düşünmek olanaksızdır. Hukuk, toplumsal, uluslar arası tüm ilişkileri düzenleyen yazılı ve sözlü kurallar dizinidir. ******’ün TBMM’ni açılış konuşmaları 15-20 Temmuz 1927’de CHP.İkinci Büyük Kurultayı’ndan altı gün süren Büyük Söylevi’ndeki olaylar niteliğinde hukuka uygun kalkınma ve yükselmenin uyarıları, buyrukları ve önerileriyle doludur. Hukuka bağlılık ve saygısı örnektir.

Ulusal varlığımızın özeti ve simgesi, Türkiye aydınlanmasının kaynağı, Türkiyemizle özdeşleşip kurumlaşan ATATÜRK yaşama geçirdiği ilkeleriyle (******çülükle) Türk Devrimi’ni kotarıp, Gençliğe emanet etmiştir. Türk Mucizesi’nin unutulmaz adı bilgiye, eğitime önem verdiğini “Çağın son gereklerine göre bir bilim devleti kurduk” sözleriyle vurgulamıştır. ******’ün iyi anlatılmadığı, yanlış tanıtıldığı, unutulduğu ve unutturulmak istendiği 50 yıldan bu yana yalanla, karalama ve kötülemeyle, nankörlük ve ihanetle nice acılar yaşanmıştır. İnanç ve düşünce özgürlüğü başta olmak üzere tüm hak ve özgürlüklerin, bağımsızlığın, demokrasinin kaynağı; siyasal, hukuksal ve ulusal birliğin dayanağı; eşitliğin, insanlığın, bilimselliğin, barışın en iyi ortamı ve iklimi olan, birleştirici ve kaynaştırıcı lâiklikle alay eden, gerçek dışı anlatımlarla suçlayan eski faşist, yeni küreselleşmeci, çıkarcı, dönek, sözde demokrat, köktendinci, ayrılıkçı, bölücü ve yıkıcı ortaklığı hukukun ayak bağı olduğu savındaki kötü siyasetçinin anlamsız hoşgörüsüyle bildiğini okumaktadır. İMF dayatmaları, AB buyrukları, ABD baskıları karşısında dizleri titreyip dilleri tutulanlar tam bağımsızlığın tarihsel önderi ******’ü ve ******çüleri engel görmekte, soygunu, vurgunu, hortumu, hırsızlığı, ahlâksızlığı, adaletsizliği önleyecek yerde Anayasa gereği içtikleri andı bile unutup ancak gereksinim duydukça hukuku hatırlamaktadırlar. Birkaç gün önce “ Yargının yasamanın üstüne çıkmasını önlemeliyiz” diyerek böyle bir durumun kuşkusunu ileri sürüp yargıyı yıpratmak isteyen sanırım 1960 Devrimi’nden sonra “ Bu Anayasa bize geniş gelmektedir, lükstür. Hükûmetin üstünde Danıştay, Meclis’in üstünde Anayasa Mahkemesi olamaz” diyen eski siyasetçiyi anımsatmaktadır. İyiye doğru değişen bir şey yoktur. Sosyal hukuk devleti, tüm işlem ve eylemlerinin bağımsız yargının denetimine açık bulunan, Anayasasının üstünde evrensel hukuk kurallarının bulunduğunu unutmayan, insan haklarını ve özgürlükleri güçlü güvencelere bağlayan, hukuku varlık nedeni bilen, hukukun üstünlüğü ilkesiyle onur duyan devlettir. Hukuk devleti yargıçlar devleti olmadığı gibi, hukukun üstünlüğü ilkesi de hukukçuların önde olması değildir.

Mustafa Kemal, daha 1920’de “Devlet biçiminde örgütlenmiş bir insan toplumu anayasasında adalet gücünün bağımsızlığının birinci koşuludur. Adalet gücü bağımsız olmayan bir ulusun devlet olarak varlığı kabul edilemez” demiştir.(1) “Savaşımızın amaçladığı tam bağımsızlık kavramının adaletin bağımsızlığını da kapsaması doğaldır. Bu nedenle, her bağımsız devletin vazgeçilmez bir hakkı olan adaletin dağıtımı görevine kimseyi karıştırmayız” sözünü de 1922’de söylemiştir.(2) 1925’İN 5 Kasım günü Ankara Hukuk Okulu’nu açış konuşmasında değinmeleri, eleştiri ve uyarıları bugün bile geçerliğini korurken hukuk eğitimine verdiği değeri açıklayan son tümceleri her hukukçunun ulusal kimliği gibi sürekli içinde taşıyacağı onur ve kıvanç gücü bilinmelidir. Yargının bağımsızlığı, kuralların yenilenmesi ve doyurucu olması gereği, ayrıca yansızlığı, ATATÜRK’ün çok önem verdiği durumlardır. Gerçek bir hukukçu bu gereklerin hiçbirini göz ardı edemez. Diplomayla, yetki belgesiyle, giysiyle, ortam ve konumla değil, bilgiyle ve yeterlikle, çalışma ve yararlı olma çabasıyla hukukçu olunur. Hak edilmeyen ün ve san yüktür.

ATATÜRK, yasaların düzenlenmesinde ve örgütlenmede ulusal egemenlik ilkesine uygunluğu geçerlik koşulu saymıştır.(3) Devletin saygınlığı, devlet adamlarının güvenirliği hukuka bağlılıkla artar. Kendi ulusunun istem ve gereksinimlerini bırakıp ekonomik yardımlar karşılığında ödünler vererek yabancıların çizelgesini verdiği yasalara ağırlık tanımak, yargı kararlarını dinlememek, yerine getirilmelerini savsaklamak, geçersiz kılmak için hukuka aykırı yeni işleri gerçekleştirmek, hukukçulara karşı anlamsız ve gereksiz soruşturma ve kovuşturmalar başlamak, hukukçuları suçlamak, hukukun dışına çıkmak kimseye yarar getirmez. Uluslar arası kuruluşlarda eşitlikle yer alıp olanaklardan eşit paylaşım yerine kimi siyasal ve ekonomik ödünlerle aşağılanmak, uluslar arası tahkim yöntemini benimsemek ne siyasettir ne de adalet. Günümüzde olanları ve gelecekte olacakları düşündükçe hukuka, tarikat ve şeriat ağına düşmemiş, gerçek demokrasi savunucusu hukukçulara ne kadar özlem duyulduğu açıktır. Gösterişe kaçanlar, kopyacılar, alıntı ve aşırma ustaları, siyasal amaçlılar, yanlılar, tembeller, önyargılı, yanlı ve kollanmışlar, ahlâk değerleri, kişilik nitelikleri bozuk olanlar hukukçu sayılmazlar. Rastlantı sonucu yada kimi atama, seçim oyunlarıyla bir yerlere gelmek hukukçuluğun kanıtı sayılamaz. Her tür sömürüye, kötüye kullanmaya karşı yürekli, bilgili, özüyle sözü bir hukukçular, Türk Devrimi’ni özümsemiş, yurttaşlık bilinci ve sorumluluk duygusu güçlü uygulamacılar yetiştirmeliyiz. Hukukçu adayı gençlerimize kısa zamanda bu duygu ve düşüncelerimi özetleyerek esenlik ve başarı diliyorum. Hukuku siyasallaştırmak yerine siyaseti hukuksallaştırmayı sürekli özetmelerini salık veriyorum. Lâikliği özenle korumalarını bekliyorum.(4)


Yekta Güngör ÖZDEN

Anayasa Mahkemesi Önceki Başkanlarından
ender
ender
Tam Üye
Tam Üye

Boğa
Yaş : 35
Nerden : Gök yüzünün Bittiği yerden
Mesaj Sayısı : 173
Mesaj Rep : 537
Kayıt tarihi : 01/06/09
Doğum tarihi : 26/04/88

Ekstra
Kişisel İleti / Not Defteri:

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz